Psikologlar çocuk yapma kararına da her sağlıklı karara yaklaşır gibi yaklaşılmalı diyorlarmış. Yani:
- Çocuk sahibi olmak çiftin hayatında önemli değişiklikler meydana getireceği için her iki tarafında bu değişikliklerin farkında olması ve bunlarla ilgili gerçekçi beklentilere sahip olması gerekirmiş.
- Çiftin çocuk yapmakla ilgili kişisel nedenleri aynı olmasa da karar ortak alınmalıymış.
- Kötü giden bir ilişkiyi düzeltmeye çalışmak ya da monoton bir ilişkiye heyecan katmak değil, gerçekten çocuk sahibi olmak için bu işe girişilmeliymiş.
- Eşlerden birinin bu konuda herhangi bir tereddüdü varsa oturup tartışılmalıymış.
Yukarıdaki maddelere katılmakla birlikte, ilk maddeye şöyle bir katkıda bulunacağım: İnsan istediği kadar beklentilerinin gerçekçi olduğunu düşünsün, “başına gelmeden” çocuk sahibi olmanın nasıl bir şey olduğu hakkında dürüst bir fikre sahip olması mümkün değil, ki bu başlı başına bir yazı konusu.
Ben çocuk hep istedim. Benim için çocuk sahibi olmalı mıyım yoksa olmamalı mıyım şeklinde bir karar aşaması hiç olmadı. O yüzden insanların hayatında “Tamam, artık çocuk sahibi olmayı istediğime karar verdim” ya da “Yok kardeşim. Çocuk sahibi olmanın bana göre olmadığını anladım” dedikleri bir kırılma noktası var mıdır bilemiyorum.
Belki toplum kız çocuklarını ileride anne olmaya programladığı için başka bir alternatif olduğunu düşünmedim. Belki de kanta kuzen, cümbür cemaat birlikte büyüdüğümüz için çoluk çocuğa karışmak hayatımın doğal akışıymış gibi geldi hep bana. Benim için soru “Acaba”dan çok “Ne zaman?”dı.
Benim bu kararı nasıl verdiğime gelince… Kendime göre belirlediğim bir şablon vardı kafamda… Çocuk sahibi olmadan önce bu şablondaki kriterlerin gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyordum. Evliliğimin belli bir olgunluğa gelmesi gerekiyordu. Eşimin de benim kadar hazır ve istekli olması gerekiyordu. Maddi olarak belirli bir seviyeye gelmem, bebeğime bakabilmek için bir süre çalışmaya ara verebilmem ve birkaç seneliğine de olsa tek gelirle rahat geçinebilecek durumda olmamız gerekiyordu.
Şansım yaver gitti, sevdiğim ve hayatımı paylaşmak istediğim bir insan buldum. Daha da şanslıydım ki bu insan da çocuk sahibi olmak konusunda benimle aynı değerleri ve beklentileri paylaşıyordu.
Aslında bu “çocuk sahibi olmadan önce olması/yapılması gerekenler” konusu biraz tartışmalı bir konu… Biraz daha hayatımı yaşayayım, biraz daha seyahat edeyim, terfi edeyim, bir ev alayım derken sonu olmayan liste uzayıp gidiyor. İnsan her zaman bir tatile daha çıkayım, şu projeyi de bitireyim, maaşım biraz daha artsın istiyor. Bir noktadan sonra da (ki “30 YAŞ”ı tıklayan biyolojik saatle ilintilendirdiğim için benim için önemliy03di) çok kuralcı olmamak gerektiğini düşünüyorum.
Çocuk Sahibi Olmamak Kararı Nasıl Verilir?
Çocuk sahibi olmayı istemek ne kadar doğalsa, bunu istememek de o kadar doğal. Önemli olan ne istediğini (ya da istemediğini) bilmek… Ve ben nasıl hep çocuk istediğimi bildiysem, çocuk istemeyen bir insan da sanki bunu hep hissetmiş, bunu bilmiştir, öyle olmalıdır diye düşünüyorum.
Amerika’da yaşarken Deniz’in Babası’yla birlikte olmaktan çok keyif aldığımız, Türkiye’ye döndükten sonra ise aramıza okyanuslar girdiği için arkadaşlığımızı e-mail boyutunda devam ettirmek durumunda kaldığımız bir karı-koca arkadaşımız var. Bu çiftle biz bebek sahibi olmadan çok önce sohbet ederken çocuk sahibi olmanın “kesinlikle onlara göre olmadığını” söylemişlerdi. Gayet düzenli bir yaşam süren, her ikisi de düzgün bir işe sahip olan, güzel bir evleri olan, tatillerini (ve paralarını) dünyayı gezerek harcayan bu çift çocuk sahibi olmanın kendilerine göre olmadığına birlikte ve net bir şekilde karar vermişlerdi. Çocukla bırak dünyayı gezmek, parka gitmek bile stratejik bir karar mekanizması gerektirirken her sene Hindistan senin, Yeni Zelanda benim gezen bu çiftin çocuk sahibi olan herhangi bir çiftten daha az mutlu olduğunu sanmıyorum.
Özetle, çocuk sahibi olmak/olmamak kararı nasıl verilir? sorusunun cevabına gelince: Bunun bir formülü yok. İnsan istemediğinden emin değilse istiyordur. Bu durumda karar “zamanlama” konusu etrafında toplanır, ki insan genelde doğru zamanı o zaman gelince bilir…